Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Blog Image

Akciğer kanseri nedir?

Son Güncelleme Tarihi : Ağustos 21, 2024

Hızla yayılan akciğer kanseri, dünyada ve ülkemizde erkeklerde prostat kanserinden sonra kadınlarda ise meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türü olarak kabul edilmektedir. Akciğer kanserinin ana nedeni olarak sigara tüketimi gösterilmektedir. Bu tür kanser, özellikle nefes darlığı, hırıltı, ani kilo kaybı ve çeşitli ağrılar gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Ancak, ilerleyen tıbbi ve teknolojik imkanlar sayesinde, bu korkutucu kanser türü başarılı bir şekilde tedavi edilebilmekte ve yaşam süresi uzatılabilmektedir.

Akciğer kanseri nedir?

Akciğer kanseri, vücudun oksijen almasını ve yaşamsal faaliyetler sırasında oluşan karbondioksitin vücuttan atılmasını sağlayan akciğerlerdeki doku ve hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması sonucunda ortaya çıkar. Bu kontrolsüz çoğalma sonucu oluşan kitleler, bulundukları bölgede büyür ve çevre dokulara zarar verebilir. Akciğer kanseri, küçük hücreli (yulaf hücreli) akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır.

Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri: Bu tür kanser, birçok farklı alt tip içerir. Her bir alt tipin kanser hücreleri farklı özelliklere sahiptir. Bu kanser hücreleri farklı bir şekilde büyür ve farklı yollarla yayılır. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri tipleri, mikroskop altında kanser dokusundaki hücrelerin türüne ve görünüşüne göre tanımlanır.

Skuamoz hücreli karsinom: Bu tür, ince ve düzleşmiş görünen skuamoz hücrelerden kaynaklanır ve epidermoid karsinom olarak da adlandırılır.

Adenokarsinom: Bez (salgısal) özellik gösteren hücrelerden kaynaklanır.

Büyük hücreli karsinom: Mikroskopta büyük ve anormal hücrelerin görüldüğü kanser türüdür.

Adenoskuamoz karsinom: Mikroskopta düzleşmiş görünen hücrelerden başlayan ve aynı zamanda bez özellikleri gösteren kanserdir.

Pleomorfik, sarkomatoid veya sarkomatöz karsinom: Mikroskopta kanser hücrelerinin farklı tiplerini içeren bir grup kanserdir.

Karsinoid tümör: Yavaş büyüyen, nöroendokrin (sinirsel uyarı sonucu hormon salgılayan hücrelerden başlayan) kanser türüdür. Bu kanser türleri farklı özelliklere sahiptir ve tedavi yaklaşımları farklılık gösterebilir.

Akciğer kanseri belirtileri nelerdir?

Akciğer kanseri belirtileri, tümörün yerleşim yerine göre değişebilir. Örneğin, akciğerin üst kısmına yerleşmiş bir tümör, bazı sinirlere baskı yaparak kol ve omuzda ağrı, ses kısıklığı ve göz kapağı düşüklüğü gibi belirtilere yol açabilir. Ancak bu belirtiler, birçok başka hastalıkta da görülebileceğinden dolayı sıklıkla göz ardı edilebilir. Herhangi bir üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğer enfeksiyonu veya kas-iskelet sistemi ağrısı da benzer şikayetlere neden olabilir. Bu nedenle, bu tür belirtiler birkaç haftadan fazla sürdüğünde, derhal bir doktora başvurulması önemlidir.

Akciğer kanserinin belirtileri arasında şunlar bulunmaktadır:

  • Sürekli nefes darlığı ve hırıltılı solunum
  • İyileşmeyen ve giderek kötüleşen öksürük
  • Kanlı balgam
  • İştah kaybı ve kilo kaybı
  • Göğüs ağrısı
  • Ses kısıklığı
  • Yutma güçlüğü

Akciğer kanserinin en yaygın belirtisi ise inatçı bir öksürüktür. Ayrıca göğüs ağrısı, nefes darlığı, ateş, ses kısıklığı, yüz ve boyunda şişme, omuz ve kol ağrısı, sırt ağrısı, yutma güçlüğü ve kanlı balgam gibi bulgular da akciğer kanseri belirtileri arasında yer almaktadır. Özellikle öksürükle birlikte gelen kanlı balgam, akciğer kanseri hastalarının yaklaşık dörtte birinde görülebilir. Ayrıca baş ağrısı, kemik ağrısı, yorgunluk ve halsizlik gibi belirtiler de sıkça rastlanan durumlardır.

Akciğer kanseri belirtileri bazen gizli seyreder. Birçok hasta, kanserin varlığını, başka bir nedenle yapılan akciğer röntgeni sırasında öğrenir. Bu nedenle düzenli sağlık kontrollerinin, akciğer kanserinin erken evrede teşhis edilmesinde hayati öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. Erken evrede teşhis edilen akciğer kanseri, tedavi başarısını artırabilir. Günümüzde düşük dozlu spiral bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme tekniklerindeki ilerlemeler sayesinde, akciğer kanseri erken aşamalarda teşhis edilebilmektedir.

Akciğer kanserinin nedenleri nelerdir?

Akciğer kanserinin en yaygın nedeni sigara içmek olmasına rağmen, sigara içmeyen bireylerde de akciğer kanserine rastlanabilir. Tüm akciğer kanseri vakalarına bakıldığında, %15’lik bir kesim sigara içmemiş kişilerden oluşmaktadır. Ayrıca sigara içilen ortamlarda bulunmak da akciğer kanseri riskini artırabilir. Sigaradan uzak durarak, 10 yıl içinde akciğer kanseri riski %50 oranında azaltılabilir. Sigara, pipo, puro ve nargile gibi ürünler, kanserin en önemli risk faktörleri olarak bilinmektedir. Sigara dışında, genetik faktörler, asbest, radon gazı, hava kirliliği gibi etkenler de akciğer kanserinin nedenleri arasında yer almaktadır. Ayrıca verem gibi bazı akciğer hastalıkları ve akciğerlere radyoterapi uygulanması da riski artırabilir. Yüksek düzeyde arsenik madde içeren içme sularının kullanılması da önemli bir neden olabilir. Son yıllarda kadınların sigara tüketiminde artış göstermesi nedeniyle, kadınlarda da akciğer kanseri vakalarında bir artış gözlenmektedir.

Akciğer kanseri risk faktörleri nelerdir?

Akciğer kanserini artırabilen risk faktörleri aşağıda sıralanmıştır:

  • Hava Kirliliği: Kirli hava solumak, akciğer kanseri riskini artırabilir.
  • Kömür, Karbon vb. Kullanımı: Bu tür yakıtların kullanımı da akciğer kanseri riskini artırabilir.
  • Kronik Akciğer Hastalıkları: Kronik akciğer hastalıkları, akciğer kanseri riskini artırabilir.
  • Tütün ve Tütün Ürünleri: Sigara içmek veya tütün ürünlerini kullanmak, akciğer kanserinin en önemli nedenlerinden biridir.
  • Arsenik, Radon Gazı vb. Kimyasal Maddelere Maruz Kalmak: Bu tür kimyasal maddelere nefes yoluyla maruz kalmak da akciğer kanseri riskini artırabilir.
  • Genetik Sebepler: Aile geçmişi veya genetik faktörler, akciğer kanseri riskini etkileyebilir.

Akciğer kanseri evreleri, aşağıdaki şekilde sınıflandırılır:

  • Evre 1: Kanser akciğer içinde sınırlıysa.
  • Evre 2: Kanser en yakın lenf bezlerine yayılmışsa.
  • Evre 3: Kanser hem akciğer boşluğuna hem de akciğer zarına yayılmışsa.
  • Evre 4: Kanser kemik, karaciğer, böbrek üstü bezleri gibi organlara yayılmışsa.

Akciğer kanserinin evresine göre tedavi planları değişir. Evre 1 ve 2’de cerrahi müdahale genellikle başarılı bir tedavi seçeneğidir. Evre 3 ve 4’te ise tedavi kemoterapi, radyoterapi veya diğer yöntemlere yönelik olabilir. Özellikle 3A evresi, ayrıntılı bir değerlendirme gerektiren bir aşamadır.

Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri için evreleme şu şekildedir:

  • Evre 1: Kanser 5 cm’den küçükse ve lenf düğümlerine yayılmamışsa.
  • Evre 2: Kanser 5 cm’den büyükse veya göğüs kafesine veya diyaframa yakınsa.
  • Evre 3A: Kanser akciğerler arasındaki lenf düğümlerine yayılmışsa veya soluk borusunun ikiye ayrıldığı bölgeye yakınsa.
  • Evre 3B: Kanser göğsün diğer tarafındaki lenf düğümlerinde veya köprücük kemiğinin üstünde veya daha geniş bölgelere yayılmışsa.

Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin tedavisi hastalığın evresine bağlıdır. 1. ve 2. evrelerde cerrahi müdahale sıkça tercih edilirken, 3A ve 3B evreleri farklı tedavi yöntemlerini gerektirebilir. 4. evrede ise kemoterapi ve radyoterapi gibi yöntemler kullanılabilir. Son yıllarda, akıllı moleküllerin kullanımı gibi hedefe yönelik ilaçlarla tedavi yaklaşımları da gelişmiştir. Bu ilaçların kullanımı, hastanın tümörüne özgü özelliklere dayalı olarak planlanır.

Küçük hücreli akciğer kanseri için evreleme ise sınırlı evre ve yaygın evre olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. Tedavi, hastalığın evresine ve diğer faktörlere göre belirlenir, ancak cerrahi tedavi nadiren kullanılır.

Akciğer kanseri tanısı nasıl konulur?

Akciğer kanseri teşhisi koymak için bir dizi adım ve test gereklidir. İşte akciğer kanseri teşhis sürecinin aşamaları:

Öykü ve Risk Faktörleri Değerlendirmesi: Öncelikle kişinin tıbbi geçmişi, sigara içme alışkanlığı (sigara, pipo, puro, vb.), çevresel veya mesleki maruziyet durumu ve aile geçmişi göz önünde bulundurulur. Bu bilgiler, hastanın risk faktörlerini değerlendirmek için önemlidir.

Fizik Muayene: Hasta fiziksel olarak değerlendirilir ve belirtiler incelenir.

Röntgen Görüntülemesi: İlk aşamada iki yönlü akciğer röntgeni çekilir. Bu röntgen, akciğerlerde oluşan değişiklikleri belirlemeye yardımcı olur. Ancak akciğer grafisi her zaman kesin sonuç vermez, bu nedenle daha detaylı bir inceleme gerekebilir.

Balgam Tetkiki (Balgam Sitolojisi): Eğer akciğer kanseri şüphesi varsa, balgam örneği alınarak mikroskop altında incelenebilir. Bu yöntem, kanser hücrelerini tespit etmek için kullanılır.

Bilgisayarlı Tomografi (BT): BT taraması, tümörün boyutunu, şeklini ve konumunu gösterir. Ayrıca yayılmış akciğer kanseri nedeniyle büyümüş lenf bezlerini tespit edebilir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): MRI, akciğeri kesitlere ayırarak görüntülemeyi sağlar ve radyasyon içermez.

Pozitron Emisyon Tomografisi (PET): PET taraması, kanserli dokularda biriken radyoaktif bir madde kullanılarak yapılır. Bu yöntem, kanserin yayılma durumunu belirlemek için kullanılır.

Kemik Sintigrafisi: Radyoaktif madde kullanılarak kemiklerde metastaz (yayılma) varlığını kontrol etmek için uygulanır.

Biyopsi: Kanser teşhisi ve türünü belirlemek için akciğerden doku örneği alınır. Biyopsi yöntemleri şunlar olabilir:
Bronkoskopi: Akciğer ve hava yollarını incelemek için kullanılan bir tüp yardımıyla doku örnekleri alınır.
İğne Aspirasyonu: Göğüs duvarından iğne ile kanserli dokudan örnek alınır.
Torasentez: Akciğerleri çevreleyen sıvıdan iğne ile örnek alınır.
Torakotomi: Göğüs kafesinin açılmasıyla yapılan cerrahi bir müdahale ile örnek alınır.
Balgam Sitolojisi: Derin öksürükle çıkan balgam materyali mikroskop altında incelenir.

Teşhis sonucunda, akciğer kanserinin türü, evresi ve yayılma durumu belirlenir. Bu bilgilere dayanarak kişiye özgü bir tedavi planı oluşturulur. Akciğer kanseri teşhisi genellikle daha ileri evrelerde konulur, bu nedenle erken teşhis önemlidir.

Akciğer kanseri tedavisi nasıl yapılmaktadır?

Akciğer kanseri tedavisi, hastanın genel sağlık durumu, hastalığın evresi ve kanser türü gibi bir dizi faktöre bağlı olarak değişmektedir. Farklı tedavi kombinasyonları ve kişiye özgü yaklaşımlar kullanılır. Bu nedenle, akciğer kanseri tedavisinde uygun bir hastane ve uzman doktor seçimi son derece önemlidir. Akciğer kanseri ameliyatı sonrasında, gözle görülmeyen ancak potansiyel olarak geride kalan kanser hücrelerini yok etmek için adjuvan tedavi uygulanabilir. Adjuvan tedavi, hastanın tanı raporuna, yaşı ve genel sağlık durumuna göre belirlenir. Ameliyat sonrası hastalar, kemoterapi, radyoterapi veya her ikisi de dahil olmak üzere adjuvan tedavi alabilirler. Ancak bazı erken evre hastalar için ameliyat sonrası adjuvan tedavi gerekli olmayabilir.

Akciğer kanseri tedavi yöntemleri şunları içerir:

Cerrahi: Akciğer kanseri ameliyatı, kanserin akciğerdeki konumuna bağlı olarak değişen tiplerde yapılır. Bu, akciğerden küçük bir parça veya tüm bir lobun alınması şeklinde gerçekleşebilir. Ancak bazı durumlarda ameliyat uygun değildir, özellikle tümörün büyüklüğü, konumu ve hastanın genel sağlık durumu göz önüne alındığında.

Kemoterapi: Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek veya kontrol altına almak için ilaç kullanılmasını içerir. Genellikle iki veya daha fazla ilacın bir arada kullanılması ile yapılır. Kemoterapi, damardan sıvı veya hap formunda alınabilir ve hasta durumuna göre ayakta tedavi merkezlerinde veya yatarak da uygulanabilir. Kemoterapi kürleri belirli aralıklarla tekrarlanır.

Radyoterapi: Radyoterapi, yüksek enerjili ışınların kullanılarak kanser hücrelerini hedef alarak öldürülmesini sağlar. Cerrahi öncesi veya sonrası, ağrı veya nefes darlığı gibi semptomların kontrol altına alınması amacıyla kullanılabilir.

İmmünoterapi (Akıllı İlaçlar ve Akıllı Molekül Tedavisi): Özellikle son yıllarda gelişen bir tedavi seçeneğidir. İmmünoterapi, hastanın kendi bağışıklık sistemini kullanarak kanser hücrelerine karşı savaşmasını teşvik eder. Diğer kemoterapi ilaçlarına göre daha az yan etkisi vardır ve dördüncü evre akciğer kanseri hastalarında etkili bir seçenek olabilir.

Akciğer Kanseri Aşısı: Dördüncü evre akciğer kanseri hastalarına yönelik bir tedavi seçeneğidir. Bu aşı, hastaların tanısından itibaren kullanılabilir. Akciğer kanseri aşısı, diğer kemoterapi ilaçlarının başarısız olduğu durumlarda tercih edilir. Yan etkileri diğer tedavilere göre daha azdır ve yaşam süresini etkileyebilir.

Tedavi yöntemi, hastanın durumuna ve kanserin özelliklerine göre belirlenir. Patoloji raporu ve hastanın genel durumu bu kararlarda önemli rol oynar. Her tedavi sonrası hastalar düzenli olarak kontrol edilir ve tedaviye yanıtları değerlendirilir. Akciğer kanseri tedavisinin kişiye özel olarak belirlenmesi, hastanın yaşam kalitesini ve sonuçlarını etkileyebilir.

Akciğer kanserinden korunmanın yolları nelerdir?

Akciğer kanserinin oluşumu bir tek nedenle açıklanamaz. Yapılan araştırmalar sonucunda akciğer kanserinin pek çok nedeni olduğu tespit edilmiştir. Çeşitli faktörler akciğer kanseri gelişiminde rol oynayabilir. Bu faktörlerin büyük bir kısmı tütün kullanımıyla ilişkilidir. Akciğer kanseri bulaşıcı bir hastalık değildir. Bazı insanlar, diğerlerine göre daha yüksek bir akciğer kanseri riskine sahip olabilirler. İşte kanser riskini artırabilen bazı durumlar:

Sigara ve Akciğer Kanseri: Sigara içmek akciğer kanserine neden olabilir. Sigara içinde bulunan zararlı maddeler (karsinojenler), akciğer hücrelerine zarar verir. Bu zararlar zamanla kansere yol açabilir. Bir kişinin akciğer kanseri riski, sigara içmeye ne yaşta başladığı, ne kadar süre sigara içtiği, günde kaç sigara içtiği ve sigarayı ne kadar derinlemesine çektiği gibi faktörlere bağlıdır. Ancak sigarayı bırakmak, akciğer kanseri riskini önemli ölçüde azaltabilir.

Puro, Pipo ve Akciğer Kanseri: Puro ve pipo kullanıcıları, bu ürünleri kullanmayanlara göre daha yüksek bir akciğer kanseri riski taşırlar. Puro veya pipo içme süresi, günde kaç adet içildiği ve içmeye ne kadar derinlemesine çekildiği, kanser riskini etkileyen faktörlerdir. Puro ve pipo içmeyenler bile diğer akciğer ve ağız kanseri türleri için risk altındadırlar. Pasif içicilerin (tütün dumanına maruz kalanlar) akciğer kanseri riski, pasif içicilik durumunda da artabilir.

Asbest ve Akciğer Kanseri: Asbest, bazı endüstrilerde yalıtım malzemesi olarak kullanılan doğal bir mineral türüdür. Asbest lifleri havada dolaşabilir ve solunduğunda akciğerlere yerleşebilir. Bu lifler, akciğer hücrelerine zarar verir ve böylece kanser riskini artırabilir. Araştırmalar, asbeste maruz kalan işçilerin akciğer kanseri gelişme riskinin, maruz kalmayanlara göre 3-4 kat daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu risk, gemi yapımı, asbest madenleri, yalıtım işleri ve fren tamiri gibi endüstrilerde çalışanlarda daha yüksektir. Asbest işçileri sigara içiyorlarsa, akciğer kanseri riski daha da artar. Asbest işçileri, işverenlerinin sağladığı koruyucu ekipmanları kullanmalı ve iş ve güvenlik uyarılarını takip etmelidir.

Hava Kirliliği ve Akciğer Kanseri: Akciğer kanseri ile hava kirliliği arasında bir ilişki olduğuna dair bazı bulgular bulunsa da bu ilişki net bir şekilde tanımlanmamıştır ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Akciğer Hastalıkları: Bazı akciğer hastalıkları, kişinin kanser riskini artırabilir. Örneğin, verem gibi bazı akciğer hastalıkları, akciğer kanseri gelişimine zemin hazırlayabilir. Bir kişinin daha önce akciğer kanseri geçirmesi, ikinci bir akciğer kanseri riskini artırabilir. Akciğer kanseri tanısı konulduktan sonra sigarayı bırakmak, ikinci bir akciğer kanserinin gelişme olasılığını azaltabilir.