Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Blog Image

Buerger hastalığı nedir? tedavisi nasıl yapılır?

Dünya genelinde, sigaranın neden olduğu ve kesin olarak kanıtlanmış bir hastalık olan Buerger hastalığı, genellikle bacak atardamarlarındaki kan akışını engelleyerek zamanla ağrıya yol açar. Tedaviye geç başlandığında, Buerger hastalığı kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir ve hatta uzuv kaybına neden olabilir.

Buerger hastalığı nedir?
Buerger hastalığı neden olur?
Buerger hastalığının belirtileri nedir?
Buerger hastalığı kimlerde olur?
Buerger hastalığının teşhisi nasıl konulur?
Buerger hastalığının tedavisi nasıl yapılır?
Buerger hastalığı hakkında sık sorulan sorular

Buerger hastalığı nedir?

Buerger hastalığı, tütün kullanımının bir sonucu olarak ortaya çıkar ve kol ve bacaklardaki damarların iltihaplanması veya şişmesiyle karakterizedir. Buerger hastalığı, genellikle genç yaşlarda orta ve küçük çaplı damarlarda nedeni belirsiz bir şekilde ortaya çıkar ve iyileşme ile tekrar hastalanma dönemleri içerir. Yapılan araştırmalar, bu hastalığın bağışıklık sistemindeki anormallikler nedeniyle immünolojik damar iltihabına bağlı olduğunu göstermektedir. Tıp literatüründe tromboanjiitis obliterans olarak bilinen Buerger hastalığı, halk arasında “budama” (spontan ampütasyon) hastalığı olarak da bilinir. Bu hastalık ilk kez 1908 yılında Leo Buerger tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır.

Buerger hastalığı neden olur?

Buerger hastalığının gelişiminde tütün kullanımının önemli bir rol oynadığı açıktır. Tütünün içerdiği kimyasalların, kan damarlarının iç yüzeyini tahriş ederek şişmelerine neden olduğu düşünülmektedir. Buerger hastalığı, kan damarlarının iltihaplanması, şişmesi ve kan pıhtılarıyla (trombüsler) tıkanmasıyla karakterizedir. Buerger hastalığının kesin nedeni hala bilinmemektedir, ancak bazı kişilerin genetik yatkınlığa sahip olabileceği düşünülmektedir.

Buerger hastalığının belirtileri nedir?

Hastalığın aktif olduğu dönemlerde ilgili damar bölgesi hassas ve ağrılıdır. Hastada genel bir halsizlik, yorgunluk ve ateş gibi belirtiler görülür. İlk belirti olarak ayak terlemesinde azalma da olabilir. Parmaklarda soğukluk ve hissizlik hissedilir. Bazen ilk belirti terleme kaybı yerine yürürken ayaklarda hissizlik olabilir. Genellikle toplardamarlarda dolgunluğun azalması dikkat çekebilir. Zamanla yürüme sırasında topallama gelişebilir ve bu genellikle baldır bölgesinde ağrıyla kendini gösterir. Hastalık ilerledikçe ayaklarda morarma başlar. Ardından gece dinlenme sırasında artan ağrılarla birlikte parmaklarda yaralar oluşur. Tedavi edilmezse kangrenleşme gelişebilir ve kişi önce parmaklardan başlayarak uzuv kaybına yol açabilir.

Buerger hastalığı kimlerde olur?

Bu hastalık, genellikle 25-40 yaş arasındaki sigara içen erkeklerde daha sık görülür. Buerger hastalığı Türkiye’de damar hastalıkları grubunun %7-10’unu oluşturur. Kadınlarda görülme olasılığı daha düşüktür ve vakaların yalnızca %2’sini kadınlar oluşturur. Bu hastalığın en önemli nedeni, sigara içenlerde nikotin metaboliti olan cotinine’in (nikotinin vücuda girdikten sonra dönüştüğü madde) damar duvarına karşı aşırı hassasiyeti tetiklemesidir. Ayrıca, homosistein yüksekliği nedeniyle serbest oksijen radikallerinin artışı da damar duvarlarını hassas hale getirir ve hastalığı başlatabilir. Bunun yanı sıra sık soğuğa maruz kalma, düşük sosyoekonomik düzey, kötü beslenme, hepatit B geçmişi, fibrinojen yüksekliği, pıhtılaşmaya yatkınlık gibi faktörler de hastalığın nedenleri arasında sayılabilir.

Buerger hastalığının teşhisi nasıl konulur?

Klinik olarak, tanı için beş ana kriter (Shionoya) esastır: sigara içilmesi, 50 yaş altı olma, diz altı tutulumu, ateroskleroz risk faktörlerinin olmaması ve üst ekstremite tutulumundan dörtünün varlığı. Hastanın şikayetlerine dayanarak, atardamar muayenesi genellikle yukarıdaki kriterlere göre tanı konulmasına yardımcı olur. Muayene sonrasında tıkanıklığın yeri ve derecesini belirlemek için ultrasonografi ve doppler çalışmaları sıklıkla yapılır. Hastalığın arter ağacındaki tutulumunu değerlendirmek için tomografik anjiyografi gerekebilir. Bu, tıkanıklığın yeri, şiddeti, uzunluğu, parmaklara kan akış yolları ve en önemlisi yardımcı (kollateral) kan damarlarının varlığını belirlemek için önemlidir. Tedavide bu bilgiler çok önemlidir. Bazı durumlarda klasik anjiyografi hem tanı hem de tedavi amaçlı yapılabilir.

Buerger hastalığının tedavisi nasıl yapılır?

İlk olarak sigara kesinlikle bırakılmalıdır. Buerger hastalığı, sigaraya karşı gelişen bir alerji olarak kabul edildiği için sigarayı bırakmak tedavinin temel adımıdır ve olmazsa olmazdır. Çünkü sigara bırakıldığında hastalık da ortadan kalkabilir. Buerger teşhisi konulan hastaların yaklaşık %90’ında, ayaklarda yaralar olsa bile iyileşme görülür. Sürekli ve düzenli bir egzersiz programı takip edilmelidir. Soğuk hava ve soğuk travmalardan mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.

İlaç tedavisi, ağrı kesiciler, damar genişletici ilaçlar, pıhtı eritici ve tıkanıklığı önleyici ilaçların kullanılmasını içerebilir. Bu ilaçlar sürekli ve kesintisiz olarak kullanılmalıdır, asla bırakılmamalıdır. Varsa yara tedavisi lokal olarak yapılabilir ve ozon, yüksek basınçlı oksijen, PRP ve kök hücre uygulamaları düşünülebilir. Günlük ağrı kesicileri, genellikle ağrıyı hafifletebilir, ancak çoğu zaman etkisiz kalır. Bu durumda uzman bir doktor, uyuşturucu etkili ağrı kesiciler veya epidural anestezi gibi tedaviler önerebilir.

Bu tedavilere yanıt alınamazsa, öncelikle damarın anjiyografik olarak açılması amaçlanır. Ancak sonuçlar yine de yetersizse, hastanın uzuv besleyen damarları daraltan sempatik sinirlerle birlikte açık rekonstrüktif damar ameliyatları düşünülebilir. Bunlara rağmen sonuç alınamazsa, maalesef ilgili bölge kesilir. İyileşme ve hastalığın tekrarlaması ile birlikte hastalık ilerler ve daha önce kesilen bölgeyi de içerecek şekilde devam eder. Ancak hastaların çoğunda damar sağlığı yönünde değişiklikler yaparak, ilaçlarını düzenli kullanarak ve kontrollerini aksatmadan alışkanlıklarını değiştiren ve geliştiren hastalar, klinik durgunluk oluşturabilir ve kötü sonuçlardan kurtulabilir.

Buerger hastalığı nasıl oluşur?

Buerger hastalığı temel olarak küçük ve orta çaplı arterleri (panarterit) ve venleri (panflebit) etkiler. Hastalık genellikle iyileşme ve ataklarla seyretmektedir. Her atak döneminde etkilenen damar duvarı bölgesi, hastalığın yayılmasına ve damarın fibrotik bir yapıya dönüşmesine neden olan genişlemiş ve taze pıhtılarla şişer. Ataklar sırasında damar içinde mikroapseler yani mikroskobik irin birikimleri meydana gelebilir. Zamanla pıhtılar devam ederken duvardaki ödem azalır ve yerini kalınlaşmış bir damar duvarı alır. Sonuç olarak, ilgili damar bölgesi tıkanır ve hastalığın aktif dönemi sona erer. Bazı ataklarda atardamar ve venlerin yanı sıra çevre sinirler de etkilenebilir ve hastalıklı bölge sertleşebilir.

Buerger hastalığı nasıl başlar?

Bağışıklık sistemi, kendi damar duvarına karşı anormal ve abartılı bir tepki göstererek başlar. Bu hastalık genellikle ayak atardamarlarında tıkanmalarla kendini gösterir, nadiren el ve karın damarlarını etkileyebilir. Hastalığın ileri dönemlerinde, kalça, kasık ve kol damarları da etkilenebilir. Bu hastalıkta, bağışıklık sistemiyle ilgili C4, antielastin ve antikollejen antikorlar, HLA1, HLA3 antijenleri ve organ spesifik IgM, IgG, IGA ve C3 antikorlarının miktarı artar.

Buerger hastalığının diğer hastalıklarla ilgisi var mı?

Buerger hastalığı, diğer bazı hastalıklarla birlikte ortaya çıkabilir. Birçok bağ dokusu ve romatizmal hastalıkla ilişkilendirilebilir. Bununla birlikte, Buerger hastalığı kendine özgü klinik belirtileri olan bir hastalıktır. Ayrıca, damarları kireçlenmeye yol açan aterosklerozdan tamamen farklı bir durumdur. Bu ayrımın doğru bir şekilde yapılması önemlidir. Buerger hastalığında damar duvarı kalınlaşır ve kabalaşır, bu nedenle tıkanıklıklar meydana gelir. Ancak kalsiyum birikimini içeren plaklar bulunmaz. Atardamarların fonksiyonel olarak daralıp açılmasıyla karakterize edilen Raynaud fenomeni, hastalığın bir belirtisi olarak görülebileceği gibi ayrı bir organik sorun olarak da değerlendirilebilir.

Buerger hastalığının bitkisel tedavisi var mı?

Kanı incelten, pıhtı oluşumunu engelleyen ve damarları genişleten bazı bitkisel kürler denenebilir. Aynı zamanda ruhsal gerginliği azalttığı ve bağışıklık sistemini desteklediği kanıtlanmış bazı bitkisel ürünler yararlı olabilir. Ancak tedavinin temel amacı, kanın kansız bölgelere taşınmasını sağlamaktır. Bu kriterin tedavide öncelikli olarak ele alınması gereklidir.

Buerger hastalığına ne iyi gelir?

Bu soruna sıcak iklimde yaşamanın olumlu etkileri vardır. İlk adım olarak, sigara kesinlikle bırakılmalı ve düzenli yürüyüş yapılmalıdır. Yürümek, hem hasta için gereklidir hem de kan damarlarının oluşumuna yardımcı olan en kolay egzersiz türüdür. Bazen kaplıca tedavileri de faydalı olabilir.

Buerger hastalığının ağrısı nasıl geçer?

Ağrı, yeterli kan akışı sağlandığında kesilir. Bu nedenle tedavi sürecinde hastalara sinirleri yatıştıran güçlü ağrı kesici türünden ilaçlar verilmelidir. Normal ağrı kesiciler genellikle etkili olmaz. Hiperbarik oksijen ve ozon terapisi, ağrı seviyesini azaltmada yardımcı olabilir. Ağrılar devam ederse, ilgili uzvun sinirlerine yerel anestezi blokajı (aksiller, lomber blokaj veya epidural anestezi) yapılabilir. Bu, hem kan akımını artırmaya çalışır hem de ağrıyı keser. Bu yaklaşımlar sonuçsuz kalıyorsa, maalesef ağrının kesilmesinin tek yolu ilgili uzvu kesmektir.

Buerger hastalığı genetik midir?

Bu hastalığın genetik kökenli olduğunu düşündüren önemli bilimsel veriler bulunmaktadır. Hastaların çoğunda genetik testler pozitif sonuçlar vermektedir. Ancak hastalığın tam nedeni hala bilinmemektedir.

Buerger hastalığı geçer mi?

Buerger hastalığı, sigaranın ciddi bir etkisi olduğu bilinen bir rahatsızlıktır. Sigara bırakıldığında, hastalığın etkileri büyük ölçüde azalır ve hastalık tedavi edilmiş olur. Buerger hastalığı teşhisi konmuş ve sigarayı bırakan hastaların yaklaşık % 90’ında bu olumlu etkiler gözlemlenir.

Buerger hastalığı genellikle kaç yaşında olur?

Bu hastalık genellikle 25-40 yaşlarındaki erkeklerde daha yaygın olarak görülürken, kadınlarda vakaların yalnızca % 2’sini oluşturmaktadır.