Ortopedi ve Travmatoloji
Ortopedi ve Travmatoloji Eklem Protezi Cerrahisi Osteoartrit, halk arasında eklem kireçlenmesi olarak bilinen, eklem yüzeylerinin çeşitli nedenlerle bozulduğu ve kronik ağrı, deformite ve fonksiyon kaybına neden olan bir eklem hastalığıdır. Osteoartrit, 40 yaşın üzerindeki kişiler arasında en yaygın görülen eklem sorunudur ve günlük yaşamı, aktiviteleri olumsuz etkileyebilen bir durumdur. Hastalık genellikle eklem yüzeylerinin hasarına ve kıkırdak kaybına bağlı olarak ağırlaşır.
Hastalığın erken evrelerinde ağrı sadece yoğun fiziksel aktiviteler sırasında ortaya çıkabilirken, ilerleyen evrelerde gece ağrısı, günlük aktiviteleri zorlaştıran ağrı, eklem hareketlerinde kısıtlılık ve şekil bozuklukları gibi semptomlar gelişebilir.
Tedavi, hastalığın erken evrelerinde ilaçlar, egzersiz, kıkırdak destekleyicileri ve fizik tedavi gibi yöntemleri içerebilir. Ayrıca biyolojik tedaviler ve eklem içi enjeksiyonlar da kullanılabilir. Ancak hastalığın ilerleyen evrelerinde bu tedaviler etkisiz kalabilir. Bu noktada cerrahi tedavi, diğer tedavi seçeneklerinin yetersiz kaldığı durumlarda düşünülmelidir.
Eklem protezi cerrahisi, eklem hareket kısıtlılığı ve ağrısı sorunlarına en etkili ve tatmin edici çözümü sunan bir cerrahi yöntemdir. Protez cerrahisi, vücudun artık işlevsiz hale gelen eklemi çıkarıp yerine yapay bir eklem yerleştirme işlemidir.
Günümüzde birçok eklem, cerrahi olarak değiştirilebilir. Bunlar arasında kalça ve diz eklemleri ön plana çıkar, ancak omuz, dirsek, ayak bileği, omurga diskleri ve parmak eklemleri de değiştirilebilir. Ortopedik tedavi seçenekleri, hareket özgürlüğünü geri kazanmak isteyen hastalara umut verir, çünkü hareket, yaşam ve özgürlük demektir.
Omurga Hastalıkları
Omurga, vücudun üst ve alt bölgelerini birbirine bağlayan ve aynı zamanda destek sağlayan 33 kemikten oluşan önemli bir iskelet yapısıdır. Ortopedik cerrahi uygulamaları, boyun, sırt ve bel omurlarını etkileyen doğuştan, gelişimsel, travmatik veya enfeksiyona bağlı omurga hastalıklarının tedavisini içerir.
Omurga hastalıklarının tedavisi aşağıdakileri içerebilir:
- Omurganın doğuştan veya sonradan oluşan şekil bozukluklarının, özellikle skolyoz ve kifoz gibi durumların tedavisi.
- Omurga kırıklarının tedavisi, travmatik nedenlerle (düşmeler, çarpışmalar, trafik kazaları vb.) veya kemik erimesi sonucu oluşan kırıkların düzeltilmesi.
- Bel ve boyun bölgelerinde yaşa bağlı değişiklikler veya romatizmal hastalıklar nedeniyle gelişen darlık (spinal stenoz) ve eğriliklerin tedavisi.
- Bel kayması (spondilolistezis) ve bel fıtığının tedavisi.
- Omurga tümörleri ve enfeksiyonlarının tedavisi.
Omurga hastalıklarının çeşitli nedenleri ve seviyeleri olabilir, bu nedenle her hastanın tedavisi bireysel olarak değerlendirilmelidir. Ortopedik cerrahlar, hastaların spesifik ihtiyaçlarına uygun tedavi planları oluşturarak omurga sağlığını iyileştirmeye çalışırlar.
Spor Sakatlıkları ve Artroskopik Cerrahi Uygulamaları
Artroskopik cerrahi, minimal invaziv bir girişim yöntemi olup hastanın vücut bütünlüğüne en az müdahale ile maksimum fayda sağlamayı amaçlar. Bu cerrahi yöntem, genellikle 5-6 mm’lik cilt kesileriyle gerçekleştirilir. Bu kesilerden eklem içine kamera sistemi ve özel cerrahi aletler yönlendirilir, böylece cerrahi işlemler eklem içinde dışarıdan izlenebilir ve özel tasarlanmış aletlerle gerçekleştirilebilir.
Artroskopik cerrahi, minimal bir girişim olduğu için postoperatif ağrı ve iyileşme süreci genellikle kısadır. Hastalar, ameliyat sonrasında erken hareketlere başlayabilir ve çoğu zaman aynı gün hastaneden taburcu edilebilirler.
Bugünlerde artroskopik cerrahi, eklem sorunlarıyla başa çıkmak için yaygın bir yöntem haline gelmiştir. Diz, omuz, ayak bileği, kalça, dirsek, el ve ayak bileği gibi birçok eklemde, eklem temizliği, bağ eksizyonu, bağ onarımı, kıkırdak onarımı gibi çeşitli işlemler artroskopi ile gerçekleştirilebilmektedir.
Kalça Eklemi Hastalıkları Kalça, vücudun alt uzuvlarını gövdeye bağlayan büyük ve fonksiyonel bir eklem olarak büyük bir rol oynar. Oturup kalkma, yürüme gibi günlük yaşamsal aktivitelerde önemli bir rol oynar. Ortopedik cerrahi, kalça eklemi hastalıklarının tedavisinde çeşitli yöntemler sunar:
- Kalça eklemi kırıklarında; açık veya kapalı kemik içi çivileme yöntemleri ve kalça protezi ameliyatları uygulanabilir.
- Kalça ekleminin kireçlenmesi (koksartroz) durumunda; total kalça protezi ve revizyon protez cerrahisi seçenekler sunar. Ayrıca protezsiz kemik düzeltme ameliyatları (osteotomi) da tercih edilebilir.
- Kalça eklem kıkırdak hastalıklarında; aşılama ve kemik ekleme ameliyatları gibi biyolojik tedavi yöntemleri uygulanır.
Diz Eklemi Hastalıkları Diz eklemi hastalıkları, polikliniklerimize en sık başvuru nedenlerinden biridir. Genç hastalarda spor yaralanmaları sık görülürken, ileri yaşlarda genellikle aşınma (kireçlenme) kaynaklı diz sorunları öne çıkar. Tedavi sürecinde ilk aşamada cerrahi olmayan yöntemler (ilaç, egzersiz, prp, kök hücre, eklem içi enjeksiyon ve fizik tedavi) tercih edilir. Ancak bu yöntemler yetersiz kaldığında veya hastalık ilerlediğinde cerrahi müdahale gündeme gelir. Tedavi seçiminde hastanın yaş, cinsiyet, fiziksel durumu, diğer sağlık sorunları ve aktivite düzeyi gibi faktörler büyük önem taşır.
Diz eklemi hastalıklarının cerrahi tedavileri iki ana başlık altında incelenir:
- Diz ekleminde spor yaralanmaları için; artroskopik menisektomi, menisküs tamiri, ön çapraz bağ ve arka çapraz bağ tamiri, mikrokırık veya osteokondral kıkırdak nakli gibi işlemler yapılabilir. Ayrıca iç-dış yan bağ yaralanmalarının rekonstrüksiyon ameliyatları ve kıkırdak yaralanmalarının tedavisi de bu kapsamda değerlendirilir.
- Diz ekleminde kireçlenmelerde (gonartroz); tedavi seçenekleri eklem içi enjeksiyon, total eklem protezi, unikondiler (kısmi) eklem protezi veya protezsiz kemik düzeltme ameliyatları (osteotomi) gibi yöntemleri içerir.
Omuz Eklemi Hastalıkları
Omuz eklemi, üst ekstremitenin gövdeye bağlantısını sağlayan karmaşık bir yapıya sahiptir ve çok yönlü hareketlerin gerçekleşmesini mümkün kılar. Omuz bölgesinde sıkça görülen rahatsızlıklar şunlardır:
- Omuz Sıkışma Hastalığı
- Rotator Manşet Yırtığı
- Donmuş Omuz Hastalığı
- Tekrarlayan Omuz Çıkık Hastalığı
- Kalsifik Omuz Tendiniti (Kas İçine Kireç Birikmesi)
- Omuz Osteoartriti (Kireçlenme)
Omuz Sıkışma Sendromu Nedir? Omuz sıkışma hastalığı, genellikle birden fazla sorunun bir arada bulunduğu bir rahatsızlıktır. Bu problemler arasında bursit, yani bursa adı verilen yağlayıcı kesenin şişmesi bulunur. Ayrıca, ileri yaşlarda kendiliğinden de gelişebilir. Tendinit, rotator manşet tendonlarının şişmesi, ödem ve iltihaplanması durumunu ifade eder. Omuzun üstünde bulunan kemik çatısının (akromion) aşırı şekilde aşağı doğru kıvrık olması, kolun yukarı kaldırılması sırasında tendonların burada sıkışmasına yol açar. Bu sürtünme, tendonlarda tendinit gelişmesine ve ileri durumlarda yırtık oluşmasına neden olabilir.
Rotator Manşet Yırtığı Genellikle 40-60 yaş aralığındaki hastalarda ani ve zorlayıcı spor aktiviteleri sonucu veya 60 yaşın üzerindeki kişilerde tekrarlayan zorlamaların ardından omuzu ve kolun hareketlerini sağlayan kas tendonları tamamen yırtılabilir. Günlük aktiviteler (yüz yıkama, diş fırçalama, saç tarama vb.) sırasında yaşanan ağrılar, gece şiddetlenen ağrılar, ameliyatsız tedavilere yanıt vermediğinde, bu durumun en iyi çözümünün artroskopik olarak bu tendonların dikilmesi yöntemiyle aktif hareketlere geri dönüş olduğu görülmektedir.
Tekrarlayan Omuz Çıkığı İlk omuz çıkığı genellikle büyük bir travmanın sonucu ortaya çıkar. İlk çıkık sonrasında, uygun tedavi uygulansa bile, omuzun yeniden çıkma riski vardır. Özellikle ilk omuz çıkığı 20 yaşın altındaki kişilerde meydana gelirse, yeniden çıkma olasılığı %50’nin üzerindedir. İlk çıkık sırasında omuzun stabilitesini sağlayan dokuların tam olarak iyileşmemesi, tekrarlayan çıkık riskini artırır. Bu tekrarlayan çıkıklar omuz ekleminde hasara ve kireçlenmelere neden olabilirken, omuz çevresindeki kas ve tendonlarda kalıcı zararlara yol açabilir. Aniden meydana gelen beklenmedik omuz çıkıkları ek sorunlara da neden olabilir. Bu nedenle tekrarlayan omuz çıkıklarında cerrahi tedavi önerilir.
Ayak ve Ayak Bileği Hastalıkları
Ayak bileği, iki üst üste binen eklemle karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu özelliği sayesinde ayak bileği, hem yukarı-aşağı hareketler hem de iç-dış yönlü hareketler gerçekleştirebilir. Ayrıca, ayak bileği iç ve dış taraflara güçlü bağlarla desteklenmiştir. Ayak yapısında toplam 26 kemik bulunur. Bu kemiklerin düzenli bir şekilde işbirliği yapmasını sağlayan karmaşık bir tendon ve bağ yapısı bulunmaktadır. Bu nedenle ayak, genellikle üç farklı bölgeye ayrılarak incelenir: ön ayak, orta ayak ve arka ayak.
Ön ayak hastalıkları: • Halluks valgus (başparmak çıkıntısı) • Halluks rigidus (başparmak eklem kireçlenmesi) • Çekiç parmak hastalığı • Tırnak batması • Morton nöroması • Diyabetik ayak yaraları
Orta ayak hastalıkları: • Metatarsalji (tarak kemiklerinin taban düşüklüğü) • Pes planus (düz tabanlık) • Sonradan edinilmiş düztabanlık (bağlarda yetersizlik sonucunda)
Arka ayak hastalıkları: • Plantar fasiit (topuk dikeni) • Tendon problemleri (Aşil tendon, peroneal tendon) • Dış yan bağlarda instabilite (gevşeklik) • Kemiğin avasküler lezyonları (beslenme bozuklukları)
Ayak bileği hastalıkları: • Talus kemiğinin kıkırdak problemleri (Osteokondritis Disekans, OCD) • Talus kemiğinin avasküler lezyonu (beslenme bozuklukları) • Tekrarlayan ayak bileği çıkıkları • Ayak bileği osteoartriti (kireçlenmesi) • Diyabetik Charcot hastalığı (ağrısız ayak bileği kireçlenmesi)
Kas ve İskelet Sistemi Tümörleri Tümörler, hücrelerin kontrol dışı büyümesi sonucu oluşan vücutta meydana gelen kitle veya şişliklerdir. Kemik tümörlerinin neden oluştuğu net bir şekilde bilinmemektedir. Genellikle kemik tümörlerinin çoğu iyi huylu karakter taşır, ancak %1 kadarı kötü huylu olabilir. İyi huylu kemik tümörleri vücuda yayılmaz ve yaşamı tehdit etmezler. Vücudun diğer bölgelerinden köken alıp kemiklere ulaşan tümörlere ise metastatik kemik tümörleri denir. Bu tür tümörler en sık olarak akciğer, böbrek ve meme kanserlerinden kaynaklanır.
Klinik belirtiler kemik tümörlerinde şunlar olabilir:
- Kemik yüzeyinde sert, hareketsiz şişlikler
- Şişliğin büyümesi
- Ara sıra ağrı
- Kemik travma olmadan kırılma
- Damar ve sinir yapılarına baskı yaparak uyuşukluk ve güçsüzlük.
Tümör teşhisi koymak için genellikle radyolojik incelemelerin yanı sıra biyopsi yapılması gerekebilir. Biyopsi yöntemleri arasında iğne biyopsisi (lokal anestezi ile) ve açık biyopsi cerrahisi bulunur.
Kemik ve yumuşak doku tümörlerinin tedavisi tümörün türüne göre şekillenir. İyi huylu tümörler bazen yalnızca gözlem gerektirebilir, ancak bazı durumlarda ameliyat gerekebilir, özellikle kemik zayıflatma riski taşıyorsa. Kötü huylu tümörlerde tedavi, tümörün cerrahi olarak çıkarılmasının ardından ilaç veya ışın tedavisi uygulanmasını içerebilir. Tümör çıkarıldıktan sonra, uzvun fonksiyonunu sürdürebilmesi için vücut içine yapay protez yerleştirilmesi gerekebilir. Eğer tanı gecikmişse ve tümör vücuda yayılmışsa, yaşamı korumak için uzvun amputasyonu (kesilmesi) gerekebilir.
Kliniğimizde başarıyla uygulanan tümör ameliyatları şunları içerir:
- Diz çevresindeki kötü huylu kemik tümörlerinin ameliyatları
- Omurganın kötü huylu tümörlerinin ameliyatları
- Bacak ve kol bölgelerinde bulunan her türlü kemik tümörünün ameliyatları
Pediyatrik Ortopedi Uygulamaları Çocuk vücudu, bir yetişkinin küçük bir versiyonu gibi görünse de, ortopedik tedavide farklı gereksinimler ve özellikler taşır.
Genel uygulamalar, kalça çıkığının ultrason ile teşhis edilmesi, cerrahi ve cerrahi olmayan tedavilerle düzeltilmesi, ayak şekil bozukluklarının, düz tabanlığın, içe basmanın ve yürüme sorunlarının tedavisini içerir.
Ayrıca, doğuştan gelen sorunların erken teşhisi ve tedavisi, çocuk felci sonuçları gibi hastalıkları içerir. Bu tür hastalıkların erken teşhisi ve tedavisi, ilerleyen yaşlarda sorunların ortaya çıkmasını önleyerek başarı şansını artırır.
Uzuv Eğrilikleri ve Kısalıkları Kemiklerden oluşan uzuvlar, doğuştan veya çeşitli nedenlerle (travma, enfeksiyon, tümörler vb.) anormal bir şekilde gelişebilir veya boy uzunlukları değişebilir. Bu, uzuv eğriliği veya kısalığı olarak adlandırılır ve bazen her ikisi birden görülür. Bu durum genellikle ciddi yürüme problemlerine yol açar ve tedavi edilmezse yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Tedavi genellikle uzun ve zahmetli olabilir, ancak doğru teşhis ve tedavi ile, uygun şekilde takip edilen hastalarda olumlu sonuçlar elde edilebilir. Günümüzde, bacak eğriliği, çarpık bacaklar veya ekleme bağlı kısalık gibi durumlar artık tedavi edilebilir hastalıklar olarak kabul edilmektedir.
Kemik Kırıkları ve Tedavisi Kemik kırıkları, kemiklerin direk veya endirekt travma sonucu elastikiyet sınırlarını aşarak bütünlüğünün bozulduğu durumları ifade eder. Bu tür kırıklar vücudun farklı bölgelerinde meydana gelebilir.
Kırık nedenleri çeşitli travmatik olayları içerir: trafik kazaları, düşmeler, çarpma, burkulma, iş yerinde kazalar, spor yaralanmaları, cisimlerin düşmesi, ateşli silah yaralanmaları ve daha fazlası. Bu travmalar, sadece kemikleri değil, aynı zamanda çevreleyen yumuşak dokuları (cilt, kas, tendon, damarlar ve sinirler) etkileyebilir. Bu nedenle tedavi seçeneklerinin belirlenmesi ve zamanlaması için çevresel dokuların durumu da göz önünde bulundurulmalıdır.
Kemik kırıklarında beklemek, doğru tedaviyi seçebilmek için önemlidir. Travma sonrası şişme, morarma, şiddetli ağrı, hareket kısıtlılığı, anormal görünüm, şekil bozukluğu, kemik uçlarının sürtünme sesi çıkarması gibi belirtiler görülebilir.
Kemik kırıklarının tedavi amacı, vücut bütünlüğünü yeniden sağlayarak fonksiyonun geri kazanılmasını desteklemektir. Genellikle temel tedavi yöntemleri alçı veya cerrahi müdahaleleri içerir. Cerrahi tespit için kullanılan materyaller arasında plak-vidalar, intramedüller çiviler ve tek veya çift taraflı dış iskeletler (Ilizarov) bulunur.
Kliniğimizde en yaygın olarak uygulanan kırık ameliyatları arasında kalça kemiği kırıkları, uyluk ve kaval kemiği kırıkları, karmaşık eklem çevresi kırıkları (diz, dirsek, omuz), el, el bileği, ayak ve ayak bileği kırıkları, bel, sırt ve omurga kırıkları, pelvis kırıkları, ve çocukluk dönemi dirsek kırıkları yer almaktadır.
Kırık iyileşme süreci kişiden kişiye değişebilir ve bir dizi faktöre bağlıdır, bunlar yaş, cinsiyet, ek rahatsızlıklar (örneğin diyabet, diyaliz), ilaç kullanımı, sigara içme, alkol tüketimi ve beslenme gibi etkenleri içerir. Genel olarak, çocuklarda kırık iyileşmesi yaklaşık 4-8 hafta sürerken, yetişkinlerde bu süre 5-12 hafta arasında değişebilir.
Son yirmi yılda, kırık nedeniyle cerrahi oranı artmıştır. Bu artışın en önemli nedenlerinden biri, hastaların kırık sonrası aktivitelerine erken dönmek istemeleridir. Teknoloji ve kullanılan implantlar da kırık tedavisinde önemli gelişmelere yol açmıştır. Örneğin, femur (uyluk kemiği) kırığı nedeniyle hastaların yatak istirahati süreleri günlerle ifade edilir hale gelmiştir, bu da tedavi sürecini önemli ölçüde kısaltmıştır.
Kalça Kırıkları ve Ortopedik Enfeksiyonlar Kalça kırığı tanısı konan hastaların ameliyatla tedavi edilme oranı giderek artmaktadır. Bu artışın en büyük nedenlerinden biri, nüfusun büyümesi ve yaşam beklentisinin uzamasıdır. Son yıllarda, yaşlı bireylerin aktif yaşamlarından uzak kalmalarına neden olan COVID-19 pandemisi gibi faktörler de bu eğilimi etkilemektedir.
Basit bir travma, genç ve ek sağlık sorunları olmayan bir hastada ağrısız olabilirken, kemik erimesi gibi bir durumda yaşlı bir bireyde kalça kırığına neden olabilir. Kemik erimesi ileri seviyede ise, bu hastalar düşmeler sonucu kırıklar yaşayabilirler. Tedavinin temel amacı, bu hastaların en kısa sürede düşme öncesindeki bağımsız yaşam seviyelerine dönmelerini sağlamaktır.
Yaşlı hastalarda, kas kitlesi zayıf olduğunda yatış süresi uzayabilir ve bu, ameliyat sonrası iyileşmeyi doğrudan etkileyebilir. Ayrıca, hastaların var olan ek sağlık sorunları (örneğin, diyabet, hipertansiyon, astım) ve kullandıkları ilaçlar, ameliyat öncesi süreci etkileyebilir. Bu nedenle, bu hastaların tedavi öncesi hazırlığının yapılması, tedavinin başarısı açısından hayati önem taşır. Bu hazırlık sürecinde kardiyoloji, anestezi, göğüs hastalıkları, endokrinoloji vb. gibi diğer sağlık uzmanlarının işbirliği önemlidir.
Ameliyat sırasında kullanılan anestezi yöntemi ve ilaçların, hastanın durumunu dikkate alarak ayarlanması gereklidir. Cerrahi teknik seçiminde kırığın yeri ve durumu belirleyici olup, hastanın kendi kemik yapısının korunması her zaman önceliklidir.
En kısa sürede hastaları ayağa kaldırabilmek ve günlük aktivitelerini geri kazandırmak, kalça kırığı tedavisinin ana hedeflerindendir.
Ortopedik Enfeksiyonlar ve Kemik Kaynaması Ortopedik enfeksiyonlar, tedavisi en zorlayıcı enfeksiyonlardan biri olarak kabul edilir. Ortopedik ameliyatlar sırasında yerleştirilen implantlar, mikroorganizmalar için uygun bir ortam oluşturur. Ayrıca, bu yapılara kan dolaşımıyla taşınan antibiyotikler yeterince ulaşamaz. Tedavi süreci uzun, zahmetli ve bazen kronik kısıtlılıkların geride kaldığı kemik enfeksiyonlarına yol açabilir. Bu nedenle, kemik enfeksiyonlarından kaçınmak en iyi yaklaşımdır.
Ortopedik ameliyatlar, steril ameliyathanelerde yapılmalı ve kemik kan dolaşımını etkilemeden dokulara saygılı bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Kırık ameliyatları sonrası ortaya çıkan enfeksiyonlar genellikle kemik kaynamamasına ve implanta zarar verilmesine neden olur. Bu, basit bir kırığın bile hastanın uzun yıllar süren kronik bir sorun haline gelebileceği anlamına gelir.
El ve El Bileği Hastalıkları Ortopedik olarak tedavi edilen el ve el bileği hastalıkları genellikle aşağıdaki gibi sıralanabilir:
- Karpal Tünel Sendromu: El bileğinde sinir sıkışması
- Tetik Parmak Tedavisi: Parmakta kilitlenme sorunlarının tedavisi
- De Quervain Tendiniti: El bileğindeki kiriş iltihabının tedavisi
- Ganglion Kistleri: El bileğindeki şişliklerin tedavisi
- Dupuytren Hastalığı: El bileği ve parmakların şekil bozukluğunun tedavisi
- Tenisçi ve Golfçü Dirseği Tedavisi: Dirsek ağrısı ve sorunlarının tedavisi
- Damar, Sinir ve Tendon Yaralanmaları: Yeni veya mevcut yaralanmaların tedavisi
- El ve El Bileği Kırıkları, Tümörleri ve Enfeksiyonları: Bu bölgelerdeki kırıklar, tümörler ve enfeksiyonların tedavisi.
Her bir hastalığın tedavisi için özel yaklaşımlar ve prosedürler bulunmaktadır. El ve el bileği sağlığınızla ilgili endişeleriniz varsa, bir ortopedi uzmanından tavsiye ve tedavi almanız önemlidir.
Prof. Dr. Alper DEVECİ
Ortopedi ve Travmatoloji
Op. Dr. Hüseyin Emre Akdeniz
Ortopedi ve Travmatoloji