Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Blog Image

Uyku terörü nedir?

Uyku terörü, kişinin uyku sırasında çığlık atma, yoğun korku hissetme ve fiziksel aktivitelerde bulunma durumunu içerir. Genellikle “gece terörü” olarak adlandırılan uyku terörü, çoğunlukla uyurgezerlikle ilişkilendirilir. Uyurgezerlik gibi, uyku terörü de uyku sırasında istenmeyen olaylar olarak kabul edilen parasomni kategorisine girer.

Uyku terörü nedir?
Uyku terörünün belirtileri nelerdir? 
Uyku terörü kimlerde görülür?
Uyku terörü neden olur? Risk faktörleri nelerdir?
Uyku teröründe tanısı nasıl konulmaktadır?
Uyku teröründe tedavi nasıl  planlanır? 
Uyku terörü hakkında sık sorulan sorular 

Uyku terörü nedir?

Parasomniler, genellikle uykuya geçiş sırasında ortaya çıkan istenmeyen anormal davranışların, fiziksel aktivitelerin ve çeşitli otonomik belirtilerin meydana gelmesi durumunu ifade eder. Bu belirtiler arasında çarpıntı, terleme, ciltte kızarıklık, göz bebeklerinde büyüme gibi otonomik tepkiler bulunabilir. Uyku terörü de parasomni kategorisi içinde yer alır.

Uyku terörünün belirtileri nelerdir? 

Uyku terörü, uykunun ilk saatlerinde NREM uykusunda ortaya çıkan, ağlama veya yüksek sesli çığlıkla başlayan, otonomik belirtilerde artışın eşlik ettiği ani korku ataklarıdır. Uyku terörü yaşayan kişiler, korku ve çığlıkla birlikte aniden kalkabilir, zarar verebilecek hareketlerde bulunabilir, yanındaki kişiye vurabilir ya da koşabilir. Bu esnada dış uyaranlara tepki vermezler ve genellikle zorlukla uyandırılabilirler. Kişi uyanıp farkına vardığında konfüzyon ve korku hissi yaşayabilir. Ayrıca, otonomik sistem uyarılmasına bağlı olarak terleme, ciltte kızarıklık, çarpıntı, göz bebeklerinde büyüme gibi belirtiler de görülebilir.

Uyku terörü kimlerde görülür?

Uyku terörü genellikle çocukluk çağında ortaya çıkar ve başlangıç yaşı genellikle 3 ila 12 yaş arasındadır. Bu durum özellikle erkek çocuklarda daha sık görülür. Ergenlik döneminde ise genellikle düzelmeye eğilimlidir. Ancak erişkinlerde çok daha nadir bir durumdur ve yaşam boyu görülme sıklığı genellikle %1’in altındadır.

Uyku terörü neden olur? Risk faktörleri nelerdir?

Uyku terörünün kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin önemli olduğu ve eşlik edebildiği psikiyatrik hastalıkların varlığı bilinmektedir. Birinci derece akrabalarda uyku terörü görülme riski, ailesinde bu durumu yaşamayanlara göre daha yüksektir. Şizoid, borderline ve bağımlı kişilik bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu ve uyurgezerlikle birlikte ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, uyku apne sendromu, yorgunluk, huzursuz bacak sendromu, alkol ve madde kullanımı gibi faktörlerle de sıkça ilişkilendirilebilir.

Uyku teröründe tanısı nasıl konulmaktadır?

Uyku terörü tanısında en önemli adım, hastadan ve yatak partnerinden alınan öyküdür. Tanı koymada video kaydı da yardımcı olabilir. Tıbbi hastalıkların sorgulanması, madde ve alkol kullanımı, psikiyatrik hastalıkların sorgulanması ve nörolojik açıdan detaylı bir değerlendirme, doğru tanı koymak açısından önemlidir. Eğer tanı konusunda emin olunamıyorsa, polisomnografi ile yapılan uyku kaydı, doğru tanıya ulaşmada önemli bir araç olabilir.

Uyku teröründe tedavi nasıl  planlanır? 

Tedavinin ilk adımı, hastanın güvenliğini sağlamaktır. Bu kapsamda, hastaya zarar verebilecek nesneler uyuduğu ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Uyku hijyeni, bu hastalarda önemlidir ve bilgilendirme bu konuda faydalı olabilir. Eğer ataklar belirli saatlerde ortaya çıkıyorsa, bu saatlerden 15 dakika önce kişinin uyandırılması ve bir süre uyanık kalmasının sağlanması da fayda sağlayabilir. Tetikleyici faktörler arasında alkol ya da madde bağımlılığı varsa, tedavi bu maddelerin bırakılmasıyla başarılabilir. Depresyon, anksiyete, uyku apnesi gibi potansiyel tetikleyicilerin tespiti ve tedavisi de önemlidir.

Uyku terörü atakları nadir ise yukarıdaki öneriler yeterli olabilir. Ancak ataklar sık ve kişinin işlevselliğini olumsuz etkiliyorsa, antidepresanlar tedavi sürecinde değerlendirilebilir. Benzodiazepinler, etkili bir seçenek olabilir, ancak bağımlılık riski ve kesildikten sonra atakları tetikleme potansiyeli nedeniyle genellikle ilk tercih olarak önerilmez.

Uyku terörü hakkında sık sorulan sorular 

Uyku terörü esnasında ne yapılmalıdır?

Uyku terörü sırasında, kişinin yanında bulunan yakınının sakinliğini koruması önemlidir. Ataklar genellikle 20 saniye ile 5 dakika arasında sürebilir. Uyku terörü yaşayan kişinin o sırada uyandırılması genellikle zordur. Aile üyelerine, kişiyi uyandırmaya ve sakinleştirmeye çalışmalarının genellikle faydasız olduğu, yalnızca kişinin zarar görmemesi için güvenli bir ortamın oluşturulması gerektiği anlatılmalıdır. Atak sona erdiğinde, kişide uyku hali ve zihinsel bulanıklık devam edebilir; ancak bir süre sonra hasta tekrar uykuya dalacaktır. Genellikle uyku terörü yaşayan birey, yaşananı sabah hatırlamayabilir.

Bebeklerde uyku terörü nedir?

Uyku terörü genellikle 3 yaşından sonra ortaya çıkar, ancak nadir durumlarda daha erken yaşlarda görülebilir. Bu durumda bebek veya çocuk çığlık atabilir ve etrafına korkuyla bakabilir. Ancak ebeveynlerin bilmesi gereken önemli bir nokta, bu sırada çocuğun uyanık olmadığıdır. Bu nedenle, bu süreçte sakin olunmalı ve olayın sonunda çocuk sakinleştirilmelidir.

Çocuklarda uyku terörü olduğu zaman nasıl tedavi edilir?

Öncelikle yetişkinlerde uygulanan koruyucu yöntemler çocukluk çağında da büyük önem taşır. Çocuğun o sırada kendisine zarar vermemesi için güvenli bir uyku odası oluşturulmalıdır. Hareketlerin yoğun olduğu dönemde ebeveynler, çocuğun kendisine zarar vermesini önlemek amacıyla onu sıkıca tutabilirler. Ayrıca, uykusuzluğun bu durumu tetikleyebileceği bilinmeli ve uyku saatlerine ile uyku hijyenine özen gösterilmelidir. Eğer bu yöntemlerle tedavi sağlanamıyorsa ve 2-3 aydan daha uzun süre sık ataklar yaşanıyorsa, çocuk psikiyatrisi veya çocuk nörolojisi uzmanına başvurularak organik nedenlerin ayırıcı tanısı yapılarak tedavi planı oluşturulmalıdır.

Uyku terörü ve epilepsi arasındaki fark nedir?

Uykuda görülen motor hareketlerin ayırıcı tanısı, her klinisyen için büyük öneme sahiptir. Özellikle NREM uykusu sırasında ortaya çıkan parasomniler, uyku terörü gibi durumlarla karışabilir ve bu nedenle doğru tanı koymak önemlidir. Nokturnal frontal lob nöbetleri, özellikle 10 ile 16 yaş arasında görülen ve parasomnilere benzeyen epileptik nöbetlerdir. Bu tür nöbetlerin başlangıç yaşı genellikle parasomnilere göre daha ileri bir dönemdedir ve aile öyküsü bulunma olasılığı yüksektir. Bu nöbetler, uyku terörü gibi, uykunun başlangıç döneminde yani NREM uykusunda ortaya çıkar.

Nokturnal frontal lob nöbetleri ile parasomniler arasındaki ayrım, muayene ve EEG ile mümkündür. Ancak bazen bu ayrımı yapmak zor olabilir. Ayrım yapılamayan hastalarda veya epilepsi tedavisine rağmen nöbetler kontrol altına alınamadığında, tam kanallı elektroensefalografi video polisomnografi tanıda altın standart olarak kabul edilir.