Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Blog Image

Bel fıtığı nedir? Ameliyatı riskli midir?

Son Güncelleme Tarihi : Ağustos 21, 2024

Omurga, 24 omur kemiğinden meydana gelir ve içinde merkezi sinir sistemi yapısı olan omuriliği barındırır. Bu omur kemiği yapısı, sırt ve belin desteklenmesini sağlayan kaslarla çevrelenirken aynı zamanda hareket etme işlevini yerine getirir. Omurilikten vücudun diğer bölgelerine yayılan sinirler, beyinle vücut arasındaki iletişimden sorumludur.

Omurga, dört ayrı bölüme ayrılır. Bunlar; boyun bölgesi olan servikal, gövde bölgesi olan torasik, bel bölgesi olarak bilinen lumbar ve kuyruk sokumu bölgesi olan sakral omurga olarak adlandırılır. Bel bölgesindeki omur kemikleri, yukarıdan aşağıya doğru L1’den başlayarak L5’e kadar numaralandırılır. Omur kemiğini oluşturan kemikler arasında bulunan intervertebral diskler, bu kemiklerin arasını doldurur.

İntervertebral diskler, nükleus pulpozus, anulus fibrozus ve kemik arasındaki kıkırdak yapılarından oluşur. Nükleus pulpozus, jel benzeri bir madde içerir ve büyük bir kısmı sudan oluşur (%80). Kalan kısmı ise tip 2 kolajen ve proteoglikanlar gibi bileşenlerden oluşur. Anulus fibrozus, nükleus pulpozusu saran bir halka şeklindeki bir yapıdır. Bu yapının zarar görmesi, nükleus pulpozus maddesinin fıtıklaşmasına yol açabilir.

Bel fıtığı nedir?

Bel fıtığı, omurilik bölgesinde bulunan disklerin yırtılması sonucu sinir sıkışmasıyla karakterize edilen bir durumdur. Bu durum genellikle şiddetli bel ağrısı ve bacağa yayılan ağrının ortaya çıkmasına neden olur. Fıtıklaşma omurganın herhangi bir seviyesinde meydana gelebilir.

Diskin fıtıklaşmasının temel nedeni, arka kısmındaki halka şeklindeki bağ yapısının yırtılması ve içeriğinin bu yırtıktan kanala doğru taşınmasıdır. Bu, yaşlanma süreciyle ilişkilendirilen bir durumdur. Ayrıca ani hareketler ve zorlamalar da bel fıtığına yol açabilir. Özellikle ağır nesnelerin kaldırılması, bel omurları üzerinde büyük bir baskı oluşturabilir ve bu da fıtıklaşmanın meydana gelme riskini artırabilir, bu nedenle dikkatli olunmalıdır.

Bel fıtığı belirtileri nelerdir?

Bel fıtığı, başlıca bel, bacak ağrısı, ayaklarda uyuşma ve yürüme zorluğu gibi belirtilerle kendini gösteren bir rahatsızlıktır ve hastalar genellikle bu belirtilerle doktora başvururlar. Bel fıtığının oluş mekanizmasına bağlı olarak belirtiler farklılık gösterebilir. Genellikle, ilk aşamada omurganın arkasında ve kıkırdak yapının önünde bulunan bağ dokusu, ani bir hareket sonucu yırtılır. Bu aşamada hasta sadece bel ağrısı hisseder. Ancak bir süre sonra yırtılan bağın olduğu yerden kıkırdak doku, sinir kanalına doğru taşınır ve sinirleri sıkıştırarak bacaklara yayılan ağrıya neden olabilir.

Hastalarımızın sıkça sorduğu “Neden belde ağrı hissetmiyoruz?” sorusu bu nedenle ortaya çıkar. Sıkışan sinir, gittiği yerde ağrı hissettirir, yani bacak ve ayaklarda uyuşma ve yanma hissi oluşturur. İlerleyen aşamalarda ayaklarda güçsüzlük gelişebilir. Daha ciddi durumlarda ise hastalar kauda equina sendromu adı verilen bir problemin sonuçlarına maruz kalabilirler, bu da idrar ve dışkı tutamama, cinsel fonksiyon kaybı gibi sorunlara yol açabilir.

Kauda equina, Latince’de “at kuyruğu” anlamına gelir ve omuriliğin kalça hizasından aşağıya inen kısmını ifade eder. Nadiren de olsa, fıtıklaşan disk spinal kanalın tamamını sıkıştırabileceği için cauda equina’yı oluşturan sinir lifleri de etkilenebilir. Bu durumda ileride felç veya güçsüzlük gibi sorunların önlenmesi için acil cerrahi müdahale gerekebilir.

Bu belirtiler yavaşça gelişebileceği gibi birkaç saat içinde son aşamaya kadar ilerleyebilir. Diskin yırtılması sonucunda ciddi bel ağrısı da meydana gelebilir. Bu ağrıya neden olabilecek diğer durumlar arasında bu bölgedeki kas, tendon ve bağ dokusu elemanlarının zorlanması bulunmaktadır. Bel fıtığına bağlı ağrı ile adele problemleri arasındaki fark, ağrının bacağa yayılması veya kas güçsüzlüğü gibi sinir kaynaklı belirtilerin varlığının değerlendirilmesiyle ortaya konur.

Omurga fıtığı geliştikten sonra ortaya çıkabilen belirtiler şu şekildedir:

  • Vücudun bir bölgesinde hissedilen ağrı ve uyuşukluk hissi
  • Bacaklara yayılan ağrı
  • Ağrının geceleri kötüleşmesi
  • Hareketlerle ağrının artması
  • Kısa mesafeli yürüyüşlerde bile ağrının ortaya çıkması
  • Başka bir nedenle açıklanamayan kas güçsüzlüğü
  • Etkilenen bölge üzerinde kaşınma, karıncalanma ve yanma gibi duyu problemlerinin oluşması
  • Bu belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir, bu nedenle bu tür belirtiler yaşanıyorsa bir sağlık kuruluşuna başvurarak uzman hekimlerden yardım almak önemlidir.

Bel fıtığı risk faktörleri nelerdir?

Bel fıtığı, işgücü kaybına yol açabilen önde gelen sağlık sorunlarından biridir, özellikle çalışma hayatında. Bu hastalığı yaşayan kişilerin iş kaybı süresi bazen 6 ayı bulabilir. Bel fıtığı, belirli meslek gruplarında daha sık görülme eğilimindedir. Özellikle ağır yük taşıma, uzun süre araba kullanma ve sürekli masa başında oturma gerektiren mesleklerde, bel fıtığı riski oldukça yüksektir.

Toplumun %85’i hayatlarının belirli bir döneminde bel ağrısı yaşayabilir. Bu kişilerdeki bel ağrısı, altta yatan sorun hafifse, tedavi almasalar bile genellikle 6 hafta içinde kendiliğinden azalabilir.

Erkeklerin bel fıtığına yakalanma riskinin kadınlara göre iki kat daha yüksek olduğu görülebilir. Ancak hamilelik sırasında özellikle fazla kilo alımı nedeniyle bel omurlarındaki baskının artması, kadınların bel fıtığı riskini artırabilir.

Bu durum, obezitenin bel fıtığına yakalanmada önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. Obez bireylerde hastalık daha sık görülür ve tedavisi daha zor olabilir. Ayrıca, sigara içmenin bel fıtığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilinir.

Bazı hastalarda, bel fıtığı sorununun diğer aile üyelerini etkilediği tespit edilebilir. Bu durum, omurganın bu bölgesinde fıtık oluşumuna yatkınlığı artırabilecek genlerin etkili olabileceğini düşündürebilir.

Bel fıtığı teşhisi nasıl konur?

Hastalığın teşhisi, klinik muayene bulgularının yanı sıra röntgen, Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG), Bilgisayarlı Tomografi (BT) gibi görüntüleme yöntemleri sıkça kullanılır. Ayrıca, EMG (Elektromiyografi) adı verilen sinirlerin elektrofizyolojik testi gerekebilir. Tüm bu testler ve bulgular, kişinin bel fıtığı hastası olup olmadığını belirlemeye yardımcı olur.

Hekim, hastanın tıbbi geçmişini alırken daha önceki cerrahi müdahaleler, düzenli olarak kullandığı ilaçlar, idrar veya dışkı kaçırma sorunları, önceki kanser tanısı, iltihabi hastalıklar, sistemik enfeksiyonlar veya bağışıklık sistemi sorunları gibi faktörleri sorgulayabilir.

Aniden başlayan bel fıtığı şikayetleri olan kişilerin yaklaşık %90’ında belirtiler 6 hafta içinde kendiliğinden düzelir. Ancak bazı hastalarda “alarm belirtileri” olarak adlandırılan ateş, gece terlemesi, açıklanamayan kilo kaybı, iştahsızlık, aşırı ağrı ve omurganın sırtında aşırı hassasiyet gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Bu belirtiler varsa, ileri tetkikler gerekebilir.

Altta yatan enfeksiyon veya kanser gibi ciddi durumların dışlanmasına yardımcı olmak için laboratuvar testleri yararlı olabilir. Eritrosit sedimantasyon hızı (ESR) ve C-reaktif protein (CRP) düzeyleri bu bağlamda incelenebilir. Tam kan sayımı sonuçları da bu tür hastalıkların ekarte edilmesine yardımcı olabilir.

Bel röntgenleri, bel ağrısı şikayeti ile başvuran hastalarda kullanılan ilk radyolojik görüntüleme yöntemidir. Bu filmler genellikle üç yönden çekilir ve hastanın omurlarının düzeni, olası kırıklar ve dejeneratif değişiklikler bu sayede tespit edilebilir.

Omurganın kemik yapısını detaylı bir şekilde incelemek için Bilgisayarlı Tomografi (BT) en hassas tetkiklerden biridir. BT taramaları sayesinde kalsifiye olmuş veya fıtıklaşmış diskler kolayca tespit edilebilir.

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) ise bel fıtığı şüphesi olan hastalarda altın standart teşhis yöntemi olarak kabul edilir. Yaklaşık %97 doğruluk oranına sahip olan bu yöntem, yumuşak dokuları ayrıntılı bir şekilde görüntüleyebilir ve bu nedenle oldukça duyarlıdır.

Bel fıtığı tedavisi nasıl yapılır?

Bacaklarda güç kaybı, idrar veya dışkı kaçırma ve cinsel fonksiyon kaybı gibi ciddi belirtilerle karşılaşıldığında, acil cerrahi tedavi gerekebilir. Ameliyat, güçlü ağrı kesicilere yanıt vermeyen hastalarda düşünülür. İlaç tedavisi, istirahat ve fizik tedavi gibi yaklaşık üç hafta süren tedaviye yanıt vermeyen hastalar için cerrahi seçenekler değerlendirilebilir.

Bel fıtığı belirtileri ile sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların tedavi planı, hastanın tercihlerine ve belirtilerinin şiddetine bağlı olarak ilaç tedavisi veya cerrahi tedavi içerebilir. İlaç tedavisi, hastanın ağrılarını kontrol etmeyi amaçlar. İlk aşamada non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar kullanılırken, gerektiğinde daha güçlü opioid ağrı kesicilere geçilebilir.

İlaç tedavisine yanıt vermeyen veya bel fıtığının altta yatan mekanik sorunları gerektiren durumlarda cerrahi müdahale düşünülebilir. Cerrahi tedavi öncesi, ortopedi veya beyin cerrahisi uzmanları tarafından X-ray, BT, MRG ve EMG gibi tetkikler tekrarlanabilir. Bu tetkikler, hastanın en uygun cerrahi planlamasını yapmalarına yardımcı olur. Hasta yaşını, fıtığın bulunduğu bölgeyi ve genel sağlık durumunu dikkate alarak cerrahi planlaması yapılır.

Bel fıtığı tedavisi için çeşitli cerrahi girişimler bulunmaktadır:

Laminektomi: Bu işlemde, omurların yay şeklindeki arka kısmından (lamina) çıkan sinirler üzerindeki baskıyı kaldırmak amaçlanır. Küçük bir kesiden yapılabilen bu ameliyatta, mikroskop kullanımı da gerekebilir. Bazı durumlarda laminanın çıkarılması işlemi “laminektomi” olarak adlandırılır.

Yapay Disk Cerrahisi: Bu ameliyat genel anestezi altında yapılır ve genellikle bel bölgesindeki tek bir omurun sorunlu olduğu durumlarda tercih edilir. Artrit veya osteoporoz gibi hastalıklar hastanın birden fazla diskin etkilendiği durumları gösterebileceğinden, bu cerrahi seçenek her zaman tercih edilmeyebilir. Operasyon sırasında karın bölgesinden bir kesik yapılır ve sorunlu disk çıkarılır, yerine plastik veya metal bir yapay disk yerleştirilir. Hastalar genellikle operasyon sonrası birkaç gün hastanede gözlem altında tutulur.

Spinal Füzyon Uygulamaları: Genel anestezi altında gerçekleştirilen bu cerrahi işlemde, 2 veya daha fazla omur kemiği kalıcı olarak birbirine sabitlenir. Sabitleme işlemi için hastanın başka bir bölgesinden alınan kemik greftleri kullanılır. Ayrıca, füzyon bölgesini desteklemek için plak ve vida gibi malzemeler de kullanılabilir. Bu yöntem sonucunda, operasyon geçiren bölge tamamen sabitlenir. Hastalar, operasyon sonrası birkaç gün boyunca hastanede gözlem altında tutulur.

Bel fıtığı ameliyatı riskli midir?

Tüm cerrahi işlemler, içerdikleri belirli risklerle birlikte gelir. Bel fıtığı ameliyatı sonrası enfeksiyon, kanama ve sinir hasarı gibi komplikasyonlarla karşılaşılabilir. Günümüzde gelişen mikrocerrahi teknikleri sayesinde bel fıtığı ameliyatları daha sık yapılır hale gelmiştir. Bel fıtığı ameliyatları, diğer cerrahi işlemlerden daha fazla risk taşımaz. Mikrocerrahi teknikleri kullanılarak ameliyat sahası, mikroskop yardımıyla en ince ayrıntısına kadar görülebilir. Bu durum, bel fıtığı ameliyatlarında büyük bir rahatlık sağlar.

Ayrıca, bel fıtığı tedavisinde lazer kullanma, diskin ısı ile küçültülmesi ve disk içine çeşitli uygulamalar yapma gibi yöntemler de vardır, ancak bu tedavilerin uygulanabileceği hasta sayısı oldukça sınırlıdır. Operasyon sonrası, hekimler hastalara taburculuk sonrası bazı talimatlar verebilirler. Bu talimatlar arasında hastadan hastaya değişebilen normal aktivitelere ne zaman dönülebileceği ve fiziksel egzersizlere ne zaman başlanabileceği gibi konular yer alır. Bazı durumlarda, operasyon sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları gerekebilir.

Uygun tedavi almayan bel fıtığı hastalarında kronik sırt ağrısı sık görülen bir komplikasyon olabilir. Tedavi görmeyen hastalarda sırt ağrısının yanı sıra geri dönüşü olmayan sinir hasarı ve ciddi sinir kökü basısı gibi problemler de ortaya çıkabilir.

Bel fıtığı tekrarlar mı?

Bel fıtığının tekrarlama olasılığı oldukça düşüktür. Bel fıtığı ameliyatı sonrasında aynı bölgede tekrarlama oranı genellikle %2-3 civarındadır. Ancak bu, kesin olarak tekrarlayacağı anlamına gelmez. Bu oran, ameliyat sonrası önerilere uyulduğunda daha da azalmaktadır.

Bel fıtığından korunmak için nelere dikkat etmek gerekir?

Bel fıtığından korunmanın ilk adımı kilo kontrolüdür. Aşırı kilo, bel omurlarına ekstra baskı yaparak bel fıtığı riskini artırabilir. Ayrıca, aktif bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Düzenli egzersiz yapan bireylerde, özellikle bel ve karın kasları güçlü olanlarda bel fıtığına daha az rastlanır. Çünkü vücudumuzun yükünü sadece omurga değil, aynı zamanda karın kasları da taşır. Bu nedenle düzenli egzersiz yapmak, kasları güçlendirmek ve omurganın doğru desteklenmesini sağlamak bel fıtığı riskini azaltabilir.

Bel fıtığından korunmak için günlük yaşamda omurga sağlığına dikkat etmek önemlidir. Örneğin, yerden bir şey kaldırırken dizleri kırmak ve çömme pozisyonunda kaldırmak önemlidir. Bu, omurgaya fazladan baskı yapmaktan kaçınmaya yardımcı olur. Ayrıca, çocukluk çağından itibaren doğru kaldırma teknikleri ve omurga sağlığı eğitimi almak önemlidir. Ayrıca, çocuklara bel egzersizlerini alışkanlık haline getirmeleri öğretilmelidir.

Bel fıtığını önlemek her zaman mümkün olmayabilir, ancak riski azaltmak için aşağıdaki adımlar atılabilir:

  • Ağırlık kaldırırken doğru teknikleri kullanmak.
  • Sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak.
  • Doğru vücut postürünü geliştirmek, özellikle yürüme, oturma, ayakta durma ve uyuma sırasında.
  • Uzun süre oturduktan sonra esneme egzersizleri yapmak.
  • Yüksek topuklu ayakkabı kullanmamak.
  • Sırt ve bel kaslarını güçlendirmek için düzenli fiziksel aktivite yapmak.
  • Tütün kullanımını bırakmak.
  • Dengeli bir beslenme alışkanlığı benimsemek.