Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Blog Image

Biyolojik yaşın belirlenmesinde etkili olan en önemli faktörlerbiyolojik yaş

Dünya çapında ünlü futbolcu olan 33 yaşındaki Cristiano Ronaldo’nun sağlık testleri, biyolojik yaşının 20 olduğunu gösterdi. Ortalama bir futbolcunun vücut yağ oranı genellikle %10-11 iken kas kütlesi %46 olarak kabul edilirken, Ronaldo’nun vücut yağ oranı %7 ve kas kütlesi %50 olarak belirlendi. Peki, bu nasıl mümkün olabilir?

Bu durum, kişinin yaşını belirlemek için kullanılan takvim yaşıyla vücuduyla ne kadar iyi uyum sağladığı (biyolojik yaş) arasındaki farkın varlığını gösteriyor. Sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı benimseyen kişilerde, biyolojik yaş, takvim yaşından çok daha genç olabilirken, tersine yaşam tarzı sürdürenler, takvim yaşlarından daha yaşlı görünebilirler.

Aynı yaş aralığındaki insanları incelediğimizde, örneğin 60-65 yaş aralığındaki bireyleri ele alalım. Bir kısmının bu yaş aralığında sıkça görülen kronik hastalıklara veya engellere sahip olduğunu, bir kısmının ise kronolojik yaşlarından daha genç özelliklere sahip olduğunu görebiliriz. Bu, kronolojik yaş ile biyolojik yaş arasındaki farkı, yani “fizyolojik yıpranma payını” ifade eder.

Biyolojik yaşın belirlenmesinde etkili olan en önemli faktörler, yaşanılan bölge, eğitim seviyesi, beslenme alışkanlıkları, uyku düzeni, egzersiz alışkanlıkları, sigara ve alkol tüketimi, duygusal durum ve maruz kalınan stres düzeyi gibi faktörlerle yakından ilişkilidir. Henüz standartlaştırılmış bir test yöntemi olmasa da, kan testleri, doku örneklerinin analizi veya egzersiz kapasitesi, zihinsel ve psikolojik testler gibi bir dizi performans ölçümü ile bazı parametreler incelenebilir. Hücrelerde biriken toksik maddeler, beslenme durumunu yansıtan parametreler gibi faktörler, kan testleri ile tespit edilebilir. Dinlenme halindeki kalp hızı, kan basıncı, görme keskinliği, aort damarının esnekliği, kas gücü, solunum kapasitesi gibi değerler dinamik testlerle ölçülebilir.

Gerçek yaşınızı hissediyorsunuz

Genetik faktörler biyolojik yaşın birçok yönünü etkiler. Ayrıca, yaşam kalitesini ve yaşam süresini etkileyen kolesterol problemleri, bazı kanserler, nörolojik ve romatizma hastalıkları gibi hastalıklar da genetik yatkınlıkla ilişkilidir. Son araştırmalar, sağlıklı yaşlanmayı etkileyen yaklaşık 150 genin tanımlandığını göstermektedir. Ailelerinde uzun yaşayan bireyler bulunan kişilerin, bu özelliğe sahip olmayan akranlarına göre daha uzun yaşadığı gözlemlenmiştir. Psikolojik stres ve depresyon, biyolojik yaş üzerinde etkili olan faktörlerdir. Depresyon sırasında uyku ve yeme düzeni bozuklukları, motivasyon eksikliği ve enerji düşüklüğü gibi durumlar sıkça görülür. Stres durumunda aşırı salgılanan kortizol, adrenalin, dopamin gibi hormonlar, zamanla metabolizma sorunlarına yol açarak hücre yenilenmesini ve hasar onarımını olumsuz etkileyebilir. Kişinin kendini genç hissetmesi, mutlu ve sağlıklı hissetmesi, hem sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanma motivasyonunu artırır hem de hormonlar aracılığıyla fizyolojisini düzenler. Düzenli ve sağlıklı bir cinsel yaşamın olduğu bireylerde depresyon ve anksiyete bozukluklarının daha az görüldüğü gözlenmiştir. Sağlıklı bir cinsel yaşam, bireylerin hem psikolojik hem de fizyolojik olarak olumlu etkiler.

Genç kalmak isteyenler kızartma yemekten kaçınmalıdır

Uzun süreli tek yönlü diyetler, “katabolik” olarak adlandırılan bir yıkım ortamı oluşturur. Bu tür diyetler, asıl hedef olan yağ dokusunu azaltmak yerine kas kaybına ve kemik kaybına neden olabilir. Sağlıklı bir diyet, günlük yaklaşık yüzde 50-60 oranında kan şekeri ve insülini hızlı yükseltmeyen (yani glisemik indeksi düşük) “kaliteli karbonhidratları”, yüzde 30 oranında proteinleri, yüzde 10-20 oranında doymamış yağlarla zenginleştirilmiş gıdaları içermelidir. Lif, vitamin ve mineral kaynağı olan taze sebze ve meyve tüketimi teşvik edilirken, yüksek işlenmiş gıdalardan, şekerli ve gazlı içeceklerden ve kızartılmış ürünlerden kaçınılmalıdır. Bu tür bir beslenme, kişinin biyolojik olarak genç kalmasına yardımcı olacaktır.

Yarım saatlik yürüyüş yapın

Yaşam tarzımızı alışkanlıklarımız belirler ve bu alışkanlıklar erken çocukluk yıllarında, bireyin yetiştiği aile ve toplum içinde oluşmaya başlar. Sağlıklı yaşamın altın kuralları aslında oldukça basittir: dengeli beslenme, hareket ve düzenli uyku. Bu kuralların uygulanmasını engelleyen alışkanlıklarımızı düzeltmek, elimizde olan faktörleri kontrol altına almak hem kendi sağlığımızı hem de yetiştirdiğimiz bireylerin sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlar.

Haftada beş gün, yarım saat açık havada yapılan yürüyüşün sadece yağ yakmayı desteklemediğini, aynı zamanda kan basıncından insülin direncine, anksiyeteden depresyona kadar birçok alanda olumlu etkiler yarattığını görenler bu yöntemi benimsemektedir. Hareketsiz saatlerin ekran karşısında geçirilmesinin azaltılması, alkol ve tütün ürünlerinin tüketiminin sınırlanması, kitap okuma veya satranç oynama gibi zihinsel aktivitelere katılma, sosyal etkinliklere dahil olma, bilinen en etkili yöntemlerdir. Elbette her birey aynı standart bir programı takip edemez, ancak sağlıklı yaşam sadece belli saatlerde, belli sıklıklarda veya belirli bir şekilde uygulanması gereken katı bir kural dizisi değildir. Her birey için, yaşam tarzına, fiziksel durumuna, mevcut hastalıklarına veya engellerine, işine, uyku düzenine, ilgi alanlarına ve bütçesine uygun bir sağlıklı yaşam programı vardır. Her birey için, yaşam tarzına uygun, kişiselleştirilmiş ve sürdürülebilir bir program oluşturmak önemlidir.